-
1 un
Ibir [biɾ]◊Il a acheté un appartement. — Bir daire satın aldı.
IIbir [biɾ]◊C'est une des plus belles villes du monde. — Dünyanın en güzel kentlerinden biridir o.
◊Il a reconnu l'un d'eux. — Aralarından birini tanıdı.
◊Je ne prends ni l'un ni l'autre. — Ne birini ne ötekini alıyorum.
◊Les uns restent, les autres partent. — Birileri kalır, öbürleri gider.
1 quantité bir [biɾ]2 rang birinciIVchiffre bir rakamı -
2 une
Ibir [biɾ]◊Il a acheté un appartement. — Bir daire satın aldı.
IIbir [biɾ]◊C'est une des plus belles villes du monde. — Dünyanın en güzel kentlerinden biridir o.
◊Il a reconnu l'un d'eux. — Aralarından birini tanıdı.
◊Je ne prends ni l'un ni l'autre. — Ne birini ne ötekini alıyorum.
◊Les uns restent, les autres partent. — Birileri kalır, öbürleri gider.
1 quantité bir [biɾ]2 rang birinci -
3 eine, ein
ein, eine, eindas kostet \eine, ein Euro bunun fiyatı bir euro;es ist \eine, ein Uhr saat bir;sie ist mein E\eine, ein und Alles o benim bir tanem;das ist doch \eine, ein und dasselbe bu başka bir şey değil ki, bu aynı şey işte;\eine, ein für allemal ilk ve son defa olmak üzere;in \eine, einem fort aralıksız, durmadan, sürekli\eine, eines Tages günün birinde;was für \eine, eine Hitze! ne biçim sıcak! -
4 um
um [ʊm]I präp1) ( räumlich)\um... ( herum) etrafında; ( in der Nähe) yakınında;sie ging \um den Tisch ( herum) masanın etrafında döndü;er hat gern Freunde \um sich dostlar arasında bulunmaktan hoşlanır;\um die Ecke gehen köşeyi dönmek;die Gegend \um Freiburg Freiburg'un çevresi;sie schlug \um sich dövündü2) ( bei Uhrzeit) -de;\um drei Uhr saat üçte3) ( ungefähr) sularında;sie kommt so \um den Fünfzehnten ayın on beşi sularında geliyor [o gelecek]4) ( vorüber)die Zeit ist \um zaman bitti5) ( Wiederholung)es verging Woche \um Woche üzerinden haftalar geçti, haftalar akıp geçti6) ( Differenz)sie ist \um ein Jahr älter o bir yaş daha büyüktür;die Ausgaben \um 10% senken harcamaları yüzde 10 indirmekes geht \ums Geld konu parayla ilgili8) ( wegen)\um keinen Preis hiçbir surettesich \um etw streiten bir şey yüzünden kavga etmeksich \um jdn kümmern biriyle ilgilenmek [o meşgul olmak]II präp;\um... willen aşkına, uğruna, için;\um Himmels willen! aman tanrım!;\um Gottes willen! Tanrı aşkına!, Allah aşkına!, Allah rızası için!, Allah'ını seversen!1) ( final)\um... zu üzere,...mek için;er stand auf, \um zu gehen gitmek üzere kalktı2) ( konsekutiv)er ist klug genug, \um seinen Fehler zuzugeben hatasını kabul edecek kadar akıllıdırder Tisch kostet \um die zweihundert Euro ( herum) masanın fiyatı aşağı yukarı iki yüz euro, masanın fiyatı iki yüz euro cıvarında